14 Temmuz 2007 Cumartesi

YÖRÜKÇE

YÖRÜKÇE SÖZLÜK


A


ABARİİ-ABARUU-ABALI : 1-Hayret edildiğinde, az olarak görüldüğünde söylenir, 2-Abartmak için söylenir, 3-Utanılacak bir durumu anlatmak için kullanılır

ABOOO : 1-Hayret etmek, 2-Halayda hep bir ağızdan hey anlamında söylenir

AGA : Abi,ağabey

AĞARI : Taraftan,yönden "Aşağıdan ağarı geliyor."

AĞIZ : Yavrulayan hayvanın ilk sütü

AĞZI PEK : Sır tutan,ketum

AĞZINI AYIRMAK : Bir iş tutmadan etrafına bakınmak

AĞIZ DAVIŞTISI : Birisinin söylemeye çalıştığı şey, ifade edilmeye çalışılan söz

AĞMAK : Tırmanmak

ALABACAK : Kovcu,dedikoducu

ALAŞ KIVRIMINA VURMAK : Tetikte beklediği halde uyuyormuş görüntüsü vermek

ALAŞEKER : Genelde yer fıstığı ile beraber yenen, mevlana şekerinin malzemelerinden yapılan üzerinde beyaz ve kırmızı renkler olan şekerleme türü

ALAVICIRIK BOZDUMAN : Yörüklerin göçe başlama anındaki telaşlı hareket görüntüsü

ALEHE : Al aha,al işte

ALEÑGİRLİ : Karmaşık,anlaşılmaz

ALICI KUŞ : Kartal,şahin,atmaca

ALIK : Çamaşır,giysi

ALIMINI ALMAK : Hakkını almak

ALMES : Pembe

AMALAMAK : Tırmanmak,ağmak

AMEL : İshal

AÑ : 1-İki bacak arasındaki açıklık,2-Şalvar,pantolon,külot arası 2-Tarlada sınır

ANAĞIZ : Babanın anasının adını taşıyan kız

ANARYA : Geri

AÑDAÇ : Hatıra

ANDIZ : Dikenli ardıç ağacı (Töngülük)

AÑSITMAK : Hatırlatmak,aklına getirmek,hissettirerek hatırlamaya zorlamak,anımsatmak

APALAMAK : Emeklemek

APBACIK-ANAPPAK : Bembeyaz

APTAL :Davulcu,çingene,isteyici ,dilenci

ARAP : Kara yılan

ARASAT DAĞINDA KALASICA : İlenç,beddua

ARGAÇ : Çul, savan gibi şeyler dokunurken enlemesine atılan ip

ARKIT : Çadırda kullanılan kalın uzun kamış

ARLIK : Seğlemeciye ya da falcıya verilen para

ASKER KINASI : Askere gidecek olan gencin ellerine vatana kurban olması için yakılan kına ve yapılan şölen

ASLANAĞZI : Türlü renkleri olan patlıcan gibi odunsu bitkilerin özlerini emerek beslenen asalak bir ot

ASORTİK : Sosyetik

AŞITLAMAK : Fırsat kollamak,gözetlemek

ATANNAŞMAK : Kırıcı şekilde tartışmak, kavga etme aşamasına gelmek,ağız dalaşı

ATKI TÖRENİ : Düğün ve nişan takı töreni

ATRUN : Tömbeki tütününden çeşitli baharatlar karıştırılarak yapılan ve bir tutam şeklinde dudakla diş arasına konan madde

AVCARLAMAK : Pişirilecek eti katkı maddeleri ile hazırlamak

AVRAT AĞIZLI : 1-Sözünün eri olmayan, 2-Kılıbık

AVSUÑ : Üfürük,büyü

AYAK SUYU : Tarla sulamada tarlaya fazla gelen suyun tarla dışına akıtılan bölümü

AYAK YOLU : Tuvalet ,hela

AYAKCAK : Ayak konulacak yer,ayaklık

AYDAŞ : Zayıf ,çelimsiz

AYDIÑLI : Kula yörüklerine verilen ad

AYEĞEN : Büyüğün küçüğe hafif kızarak hitabı

AYIKMAK : Kendine gelmek,ayılmak

AYIÑ AYDIÑI : Ay ışığı

AYITLATMAZ : Misket oyununda misketin çevresinin temizlenemeyeceğini anlatır

AYMAŞMAK : Sarılmak,tebelleş olmak,üstüne abanmak




B

BABALINI ÇEKMEK : Günahını üstüne almak,Vebalini kabul etmek, suçunu üstlenmek

BABIÇ : Terlik,ayakkabı

BADAMAK(BAĞDAMAK) : Eğreti olarak kabaca dikmek,teyel

BADIRDAMAK ; Söylediği anlaşılamamak, kendi kendine öfkeli şekilde konuşmak

BADIRIK GİBİ : Çok ekşi

BAĞAZ : Kadınların birbirlerine hitabı; "Nerede kaldın bağaz?" Bizim kız anlamında kullanılır.

BAĞCAK : Bağlama ipi

BAĞCAK TUTMAK : Çobanların gece hayvan güderken yanına bağladıkları hayvan

BAĞDA ATMAK : Güreşte sarma atmak,bağdalamak

BAĞIRTLAK : Bebeklerin yemek yerken üstüne yemeğin dökülmesini önleyen bez

BAHTA BAKAN : Bukalemun

BAL DUDAK : Kalın dudaklı

BALDIRAN : Yaprakları zambak yaprağına benzeyen acı ve zehirli ot,ağı

BALGAMA(BULGAMA) : Yağsız tatsız bulamaç

BAMBIL : Buğday, mercimek gibi tahıllara zarar veren haşere

BANADURA : Domates

BIRMA : Şeker sucuğu

BIRMA LAMBA : Floresant ampulü

BAŞ KERTMEK : Başını öne doğru sertçe eğip kaldırmak,"alacağın olsun Sana sorarım" anlamında hareket.

BAŞARAT : Beceri

BAŞI KEL OLMAK : Gebe kadının mide bulantısı ile beliren rahatsızlığı

BAŞŞAK : Ürün toplandıktan sonra geride kalan artık

BATMAK : Acımak,batar gibi ağrımak

BAYAKI : Oldukça,hayli,epey

BAYIR BAYIR YANMAK : Çok ateşi olmak

BAZI : Çul dokuma tezgahı olan ıstarın bir bölümü

BAZLAMA : Sıkma yapmak için açılmış pişmiş hamur

BEER : Geçmiş zaman ki değer

BEKİLEME : Sağlamlaştırma,sıkıştırma,pekiştirme

BEKİTMEK(BERKİTMEK) : Sinirlenerek vurmak

BEL SUYU : Meni, sperm

BELEMEK : Çocuğu kundaklamak

BELİ AYRILMAK : Çok şiddetli bel ağrısı çekmek

BERİÑLEMEK : Uyku anında irkilmek

BELLİK : Konulmuş işaret

BELMEK-PÖLMEK : Bölmek

BENE : Bana

BERENAĞRI : İstenilen özelliklerde olmasa da idare eder.

BESEREK : Tülü devenin erkeği

BESLEME : Evlatlık

BEŞTAŞ : Misket büyüklüğünde beş adet taşla oynanan çocuk oyunu

BIDIRDAMAK : Kısık sesle kendi kendine çekişmek,anlaşılmaz şekilde konuşmak

BIKIN : 1-Boğum 2-bükülen yerlerin iç tarafı 3-el ve ayak parmaklarının arası

Bİ ELEMET : Çok fazla,gırla, büyük

BİCİK : Meme

BİCİKLEMEK : Tekerlek lastiğinin bir noktadan dışa doğru meme başı büyüklüğünde şişmesi

BİCİKLİK : Sütyen, dişi koyun ve keçinin memesini çalı,diken,sinek ve böcek gibi zararlılardan korumak,kuzu ve oğlağın gereğinden fazla süt emmesini önlemek için memeye giydirilen kese

BİDER(BİTER) : Tohumluk

BİDİK : Bir yaşında deve yavrusu

BİLYELİ : Tahtaya rulman tekerlek yapılarak oynanan bir çeşit kay kay

BİR EVEL ÖNUÇ : Bir an önce

BİREGİDİ : Hemen acilen,anında(genelde küfürden önce söylenir) , Azarlama (Bire gidinin gunnadığı)

BİSEĞEL : Bir miktar, birkaç

BİST : Kediyi kovma sözü

BİSTEN : Kedi

BİŞŞEK : Yayık yayma aracı

BİTİK : Yapışık

BİZZİKLEMEK-BİZLEMEK : Dürtmek,karıştırmak

BOCUT : Su kabı

BODAN : 1-Deve yavrusu,2-küçük kazma

BODU BODU (DODU DODU) : Yağmur yağması için yağmurluk giyerek üzerine çanlar asıp çocukların önünde sağa sola koşturan,ev ev dolaşıp yiyecek toplayan ,yağmur yağdırma törenini gerçekleştiren adam

BODUK : Deve yavrusu, bidik

BOĞARSAK(BOĞASAK) : Dişi sığırda cinsel ve üreme arzusu

BOĞAZIÑIZ OLSUN(ONSUN) : Afiyet olsun

BOHÇACI : Sırtında taşıdığı bohçada incik boncuk satan çingene kadın

BOK SEPETİ : Küfe

BOKBOĞAZ :Pisboğaz,abur cubur ne bulursa yiyen

BORTLACI : Devede gebelik

BORTLAMAK : Devenin doğurması

BORUM BOZU : Yel, osuruk

BOSTAN : Salatalık, hıyar

BOSTANCIK : Kasıkta iç tarafta bezli şişlikten oluşan hastalık

BOŞANMAK : Hayvanın bağdan kendi kendine çözülmesi

BOTURU : Bütün eylemlerde yapılan eylemin devam ettiğini belirtir.Örn; yatıboturu (yatma eylemine devam edilmektedir)."Yatıyor."

BOZCALAMAK : Su koymadan az pişirmek

BOYANACI : Dokuma işinde kullanılacak ipleri boyayan adam,boyacı

BOYDAK : Yalnız,tek başına

BOYNUNU KÖSMEK : Boyun bükmek,kabullenmek

BOYUNA : Sürekli,ha bire

BOZLAK : Yörüklere özgü uzun hava

BÖCÜ : Kurt,çakal

BÖĞELEK TUTMASI : Sinekten büyükçe böceğin sığırı ısırması,şaşkınca sağa sola koşturanlar için de söylenir

BÖĞSÜ : Örümcek

BÖĞÜR BAĞI : Çadırın enine bağlanan ip,bel bağı

BÖRTLEMEK : 1-Haşlanmak,2-Suyun içerisinde fazla süreli kalan el ya da ayağın beyazlaşmış,şişmiş,deri yüzeylerinin buruşmuş hali

BÖRTME : Buğdaydan yapılan haşlama

BU GELİŞ : Bu sefer,bu kez

BUĞUZ(BUÑUZ) ETMEK : Karşısındakine ıstırap vermek,kahırlanmak

BUHUR : Çift hörgüçlü damızlık erkek deve

BUKAĞI : 1-Bıkından bağlama,el ayak ya da parmakları boğum yerkerinden bağlamak 2-köstek

BULADAN : Çınar

BULAMAÇ : Birtür un çorbası

BULUP BUŞURMAK : Zor şartlarda bir araya getirmek

BUÑCALI : Bu sefer,bu kez

BUNLAMAK : Devenin doğurması

BUÑSALMAK : Kötü koku ya da dumanlı ortamda nefes alamamak

BUNSURAMAK : Sahip olunca beğenmemek

BURGULU : İşveli

BURUNSALIK : Yuların hayvanın burnuna takılan kısmı

BUYMAK : Soğuktan çok üşümek,donup ölmek

BUZLAMAK(BUZAĞILAMAK) : İnek için doğurmak

BÜĞEMEK : Suyun önünü kapatmak

BÜĞSEK : Biraz büğeli,az kapalı

BÜLÜK : Erkek çocuk cinsel organı

BÜLÜKÇÜ : Sünnetçi

BÜÑGÜLDEMEK : 1-Artezyenden suyun yavaş yavaş akması 2-yerinde oturmayan çocuk için de söylenir

BÜZÜK : Anüs



C



CAFADAN GEÇMEK : Yanından hızla geçmek

CAN ALICI : Azrail

CAN OTU : Aturun,tömbeki

CAN SUYU : Ekilen bitkilere verilen ilk su

CARDON : Büyük sıçan

CASCAVLAK BIRAKMAK : Saçını sıfır numara traş ettirmek

CAVADA : Biran, hızla

CAVIR : Düşman askeri

CAVLAK : Kel

CAVLATMAK : Kabuğunu soymak

CELFİN : Genç,dişi tavuk

CERE : Toprağın pişirilmesi ile elde edilen,her türlü sıvı ya da sıvı karışımlı maddelerin konduğu kap,küp

CEYRAN : Elektrik

CIBILDAK : Çıplak

CICIK : Çocuk dilinde yeni,güzel elbise ve ayakkabı

CIĞIŞTI : Sürünülerek ya da sürtünülerek çıkarılan hafif ses

CIĞLA-GIĞLA : Hacimce çok küçük sayıca çok fazla

CILK : Katıdan sıvıya dönüşmüş,bozulmuş

CILLIMAK-CILIZMAK : Oyunbozanlık etmek,vazgeçmek

CINCIK : Cam,cam parçası

CIÑGAR ETMEK : Hır çıkarmak

CIÑGIR : Madeni para

CIÑGIRLAK : Salıncak

CIRCIR : Fermuar

CIRLAVVUK : Cırcır böceği,ağustos böceği

CIRMAK : Tırmık

CIRMALAMAK : 1-Tırmık atmak,2-Çabalamak,zor şartlarda geçinmeye çalışmak

CIRTATAN : Eşek hıyarı

CIRTLAK : 1-Cırcır böceği gibi bağıran,cırlavvuk 2-altını sık kirleten çocuk

CIVADAN GİTMEK : Aniden,birdenbire çok yakından geçmek

CIVIK : Koyu olmayan

CİBİL : Çok sulu

CİBİNDİRİK : Cibinlik

CİCE : Abla,bacı,hala

CİFE : Leş,kokmuş et,ölü hayvan

CİMCAZZIK : Kör ebe oyununa benzeyen bir oyun

CİMCİKLEMEK : Çimdik atmak

CİNİ CİVİLDEŞMEK : Tüyleri diken diken olmak

CİRBİT : Göz çapağı

CİRİT : At sırtında cirit fırlatılarak oynanan oyun

COM : Misket oyununda daire

COMBURLOP : Kontrolsüz bir şekilde suya düşmek

COÑGALAZ : Saçı başı dağınık kadın

COPULDATMAK : Çocuğun iştahla süt emmesi

COZULATMAK : Yellenmek

COZUTMAK : Zırvalamak

CÖH : Öz,güç,can

CUBUN OLUK : Obur,az ile yetinmeyen

CUMBAR : Çul dokumada kullanılan ince uzun demir,gergi demiri

CUMBALAK KILMAK: Takla atmak

CUMCULAK : Sırılsıklam

CUPBAL : Sığırcık büyüklüğünde bir kuş çeşidi

CÜ CÜ : Tavuğu çağırma sözü

CÜBÜR : İnce çöp

CÜCÜK : 1-Kuru soğanın göbeği 2-sulak yerlerde yetişen ince yapraklı bir tür ot

CÜLÜK : Kanatlı hayvanların yavrusu

CÜMBÜZZÜK : Mızmız,dayanamayan hemen ağlayıveren








Ç


ÇAKAL ÖLDÜYE VURMAK : Uyuyor gibi yapmak

ÇAKAR ALMAZ : Bozuk silah

ÇAKILMAK : Çamura gömülmek

ÇALALA GELMEK : Telaşlıca aranmak

ÇALI ÇİRPİ : Kopmuş ağaç dal ve parçaları

ÇALKAMA : Ayran

ÇALMAK : Krem,kolanya,boya,koku sürmek

ÇANAK : Yörük çadırlarında orta direklerin ucuna takılan şapka

ÇIR : Melez,kırma

ÇAPA : El ile bahçe kazmada kullanılan tarım aleti

ÇAPAR : Boz,siyahlı beyazlı renk,alacalı

ÇAPIT : Bez,paçavra

ÇAPIT GİBİ : Rengi atmış,solmuş

ÇARIK : Sığır derisinin üst kısmından ayakkabı

ÇARIK ÇEKME : "Birlim-birlim,ikilim-ikilim,üçlüm-üçlüm,dörtlüm-dörtlüm,beşlim-beşlim,altılım alma,yedilim yelme,sekizim selme,dokuzum dolma,onlum orak,onbir tarak,çekme de çellik çek bir ayak" tekerlemesi ile oynanan çocuk oyunu ÇARK : Dokuma işinde kullanılan,bir eksen etrafında el ile döndürülen tekerlek biçiminde agaçtan alet,çıkrık

ÇAŞARAT : Çok yaramazlık eden çocuk

ÇAT : İki parçanın kesiştiği yer,kıç anlamında da kullanılır

ÇATARA : El ile atılan taş ya da misketin karşıdaki iki hedeften herhangi birine dokunabileceğini söylemek için kullanılır

ÇATIŞMAK : Çiftleşmek

ÇATLAMAK : Büyük abdestini yapmak

ÇATMAK : 1-Birden çok parçayı bir birine dayamak,2-sataşmak

ÇAVMAK : Sıcağın ya da soğuğun yüze vurması

ÇEBİÇ : Bir yaşında dişi keçi

ÇECİK : Ek ve eklem yeri,perçim:"Makasın çeciği gevşemiş."

ÇECİKLERİ GEVŞEMEK : Adından övülerek bahsedildiğinde mayışmak,ilgi gördüğünde sevinmek rehavete kapılmak.

ÇEÇ : Saptan ayrılmamış buğday

ÇEĞE : Koyun,keçi,inek,at,köpek gibi hayvanların derisine yapışıp kanını emen asalak,kene,sakırga

ÇEKİ : İçine patlıcan biber fasulye konan kap

ÇEKİÇ KAFA : Turan kemiği çıkıntısı fazlaca olan

ÇELERMEK : Ölmek

ÇELPMEK : Örme ipten yapılmış sapanın içerisine taş konulup, el ile omuz ekseni etrafında çevrilip, fırlatılacağı sırada ipin dolaşması nedeni ile taşın hedefine gitmemesi.Lastik sapan için de aynı durumun oluşması

ÇELTEK : 1-Çocuğun uydurup geldiği arkadaşları,2-Çoban yardımcısı

ÇEMBER : Eşarp

ÇEMKİRMEK : Yüzüne karşı uygunsuz davranmak, karşı gelmek

ÇEMRENMEK : Paça yada eteği yukarı toplamak

ÇEÑ ÇEÑ ETMEK : Boş konuşmak

ÇEÑEÑ ÇEKİLSİN : Rahatsız edici şekilde ağlayan çocuğa,çok dır dır eden kişiye söylenen ilenç

ÇENET : Kan bağı,bütünün bir parçası,kalçanın bir tarafı

ÇEÑİLEMEK : Köpeğin acı ile bağırması,

ÇENTE : Çanta

ÇEPEL : Hayvanların doğurduktan sonraki akıntısı

ÇETEN : Römorkun kapak üstlerine ek yapılarak kullanılan, saman ve ot gibi şeylerin yükü

ÇETİK : Çekirge

ÇIBARMAK : Yaş ince dalın vurma sonucu vücutta bıraktığı ince uzun kırmızımsı kabartı

ÇIBIK : Çadırın iskeletini oluşturan ardıç ağacından eğme grubu

ÇIĞIRMAK : Çağırmak,seslenmek,ünlemek

ÇIKIN : Bohça

ÇIKLA : Sadece

ÇILDIR ÇILDIR : Işıltılı göz bakışı

ÇILGIÇ : İnce genellikle yaş ağaç dalı

ÇILPIK : Paçavradan kesilmiş ince uzun parça,bu parçalardan çulfallıkta dokunan sergi

ÇIMKIMAK : Sıvılar için sıçramak

ÇIMKIŞMAK : Zonklamak,karıncalanmak,hafif sızlamak

ÇIÑGI : 1-Kıvılcım,2-Atik olanlar için söylenir

ÇIÑGIL : Salkım

ÇIRPIŞTIRMAK : Sopa ile vurmak

ÇITIRIZ : Zayıf,ince,evinsiz

ÇITLAMAK : Çok ince çatlak oluşmak

ÇITLIK : Menengiç ağacı, sakızlık ağacı

ÇİÇÇİLEMEK : Çok sevdiği için kıyamamak,şımartmak,koruyup himaye etmek

ÇİĞİN -ÇİYN: Omuz

ÇİĞİT : Pamuk çekirdeği

ÇİĞSİYİK : 1-Yiyeceğin bayatlamış kokmuş hali,küflü gibi kokan,2-İğrenme

ÇİLE : Örme ve dokuma işlerinde iplik kangalı

ÇİLEMEK(ÇİY-LEMEK) : Sıvı bir şeyi el ile serpiştirmek,çiy düşmüş gibi ıslatmak

ÇİLPİ : İnce dal

ÇİMMEK : Su ile yıkanmak,temizlenmek

ÇİNGİL : 1-Sıvı konan kap,2-üzüm salkımı

ÇİNTME : Cacık

ÇİNTMEK : İnce ince kesmek, doğramak

ÇİŞTEN : Şımarık

ÇİTİL : Sebze meyve fidesi

ÇİTME : Hayvanların tepik atması,çifte atmak

ÇOCUKLUK : Rahim,ana rahmi

ÇOÇMAYASICA : Çocuğa ilenç

ÇOLPA : Paspal,beceriksiz

ÇOMAÇ : Dürüm,Yufka ekmeğin arasına konulan peynir veya sebze

ÇOMAK : Ukala

ÇOMÇA : Kepçeden büyük kaşık

ÇOMÇA BALIĞI : Kurbağa larvası

ÇONUŞMAK : Başına üşüşmek

ÇOPUR : Yüzü pütürlü,çilli

ÇORAK : Beyazımsı tuzlu verimsiz toprak,çocuk doğuramayan kadın için de söylenir

ÇORALAMAK : Ekili tarlada su birikmesi nedeniyle bitkilerin sarımtrak renk alması, deriyi tuzlamak

ÇOT : Vücudun bel ile bacak arasında kalan bölümü

ÇÖĞDÜRMEK : Ayakta işemek,çöğe durarak işemek

ÇÖĞE : Yürümeye çalışan çocuğun kısa süreli ayakta durması

ÇÖKELİK : Yavan sütten yapılan peynir çeşidi

ÇÖMÜTMEK : Çömelip beklemek

ÇÖPESİYEN : Köpek

ÇÖPÜR : Küçük çöp

ÇÖR ÇÖP YERİNDE : Misket oyununda misketin çevresinin temizlenemeyeceğini anlatır

ÇÖRRÜK : Oyun bozarken söylenir

ÇÖRÜŞMEK : Suyu çekilerek buruşmak

ÇÖZGÜ İPİ : Dokuma işinde tezgahtaki dikine ipler

ÇULFALLIK : Dokuma tezgahı



D


DAL OLMAK : Dadanmak

DALANMAK : Köpek tarafından ısırılmak

DALBAZLAMAK : Bir işi hemen bitirivermek

DALDAŞŞAK :Çırılçıplak

DAMARI DÜĞÜMLENMEK : Kramp

DAMARLAMAK : Kasların gerilmiş hali

DAMIZLIK : Yoğurt çalmak için süte konan bir kaşık yoğurt

DAÑIZIMAK : Tavı geçmek kurumak üzere olmak

DAPCIK : Şom ağız

DARABA : Kepenk

DAVRAN : Haydi

DAY DAY : Yürümeye çalışan çocuğun kısa süreli ayakta durması için söylenen söz,çöğe

DAYAMA : Asıl eve dayanarak yapılmış eğreti yapı,yanatma

DAYFALMAK : Bayılacak hale gelmek

DAYLAK : 1-Yoz devenin hayası çekilmiş erkeği, 2-uzun boylu yapılı kız,kadın

DEĞİRMİ : Eni boyuna eşit kumaş,enin iki katı

DEĞŞİK(DEĞİŞİK) : Sırası ile sütü tek elde toplama

DELAĞANLI BAŞI : Düğünlerde gençlerin temsilcisi

DELBEK : Dümbelek,darbuka

DELEĞANLI : Genç,delikanlı

DEMİR DİKENİ : Toprağa yayılmış şekilde meyveleri şekil bakımından gürze benzeyen sert diken

DEMİTDEN : Biraz önce

DEÑSİZ : Terbiyesiz, büyüğe saygısız,haddini bilmez

DEPİT : Kalınca açılmış hamurun sac üzerinde hafif pişirilmesi ile yapılan tutmaç malzemesi

DEVİNMEK : kaşınmak

DEVLİKESİ GÜN : Ertesi gün

DEYNEK(DEĞENEK) : Sopa

DIĞDIĞINIÑ DIĞDIĞI : Çok uzak akraba

DIĞRAK : Dayanıklı bir kabak cinsi

DIKIM : Lokma,tike

DIKMAK : Girdirmek,tıkmak

DIMDIZLAK : Çırıl çıplak

DIÑ DİYEMEMEK : Korkup karşısındaki birine karşı çıkamamak

DIRCA : Diklenen,karşı gelen

DITMAK VURMAK : Gagalamak

DİĞDİRMEK : İşemek

DİLKEÇ : Uzunca kesilip dilinen et

DİLLİ TEPE : Bir yüksekliğin tepe noktası,en yüksek yer

DİÑELMEK : Dikelmek

DİNGİŞ : Hareketlerinde ağırbaşlılık bulunmayan,hafif

DİÑİZ : Sakin

DİREZİ : Dokuma tezgahındaki çul ya da savan ipi

DİRHEM KUŞAĞI : Deve süslemede kullanılan kuşak

DİRİNTİ : Sebzede kullanılan hayvan gübresinin ve çakılın elendikten sonra arta kalan iri taneleri

DİRKEMEK : Arka arkaya eklemek

DİŞ BİZLEYECEĞİ(BİZLENGEÇ) : Kürdan

DİŞ BÖRTMESİ : Bebeklerin ilk dişleri çıktığında; pişirilip akraba ve komşulara dağıtılan buğdaydan yapılmış haşlama

DİŞEMEK : Dişi çıkmak,dişlenmek

DİTMEK : Gagalamak

DİYEK : Destek

DOĞDAÇ : Yeni doğmuş bebek

DOLAK : Yörüklerin kışın ayaklarını muhafaza için dizden aşağısı için sardıkları giyecek

DOLAMAÇLI : Dönemeçli,virajlı

DOLAZ : Un,süt ve pekmez karışımı ile yapılmış yiyecek

DOLUKMAK : İçlenmek,ağlayacak gibi olmak

DOMBULDAMAK : Surat asmak,küsmek

DOMUR DOMUR : Damla damla ter

DOMUŞMAK : Soğuktan üşümüş vaziyette durmak, küsmek

DOMUTMAK : Çaresiz zavallı bir şekilde beklemek,küsmek

DOÑ YAĞI : Koyunun kuyruk yağının eritilmesinden elde edilen yağ

DOÑUÇ OLMAK : Soğuktan hareketsiz kalmak

DORUM : Yeni doğmuş deve yavrusu

DOŞAÑ : Eskice,yıpranmış

DÖĞECEK : Sarımsak ezmeye yarayan alet,havan

DÖKKÜ : Oğlakların altının kuru kalması için kesilmiş genelde ardıç ağacı dalı

DÖL DÖŞ : Soy sop

DÖLEK : 1-Akıntılı olmayan,düz arazi, 2-Ağırbaşlı uysal

DÖŞ : Göğüs

DÖVME : Buğdayın dibekte dövülmüş hali

DULDA : Kuytu

DULUKMAK : Sabitlenmek,durmak

DUMAN : Sigara

DUMAĞI : Nezle-grip

DUŞAK : Genelde eşeklerin ön ayaklarının birbirine bağlanması işlemi,

DÜĞÜN BAYRAĞI : Düğünlerde oğlan evine dikilen tepe noktasında elma ,portakal, yeşil, kırmızı,mavi gibi renkli tülbent parçaları ve cep aynası bulunan direk

DÜĞÜŞ DÜĞÜŞ : İnek sağılırken ineği sakinleştirmek ve sabit durmasını sağlamak için söylenir

DÜVE : Yavrulamamış genç dişi inek


E


E,A-VOR : Yapılması gereken eylemin çabuk yapılması gerektiğini anlatan ek."Yağmur yağacak buğdayın üzerini örtevor."

EBE : Babanın ve ananın anası,babaanne,anneanne,yaşlı kadın,nine

EBEM KUŞAĞI : Gökkuşağı

EBEZZAT : Geçmişi,ölmüş aile büyükleri

EBİCETTİ : Soyu sopu sülalesi,geçmişi

ECİNNİ : 1-Cin,korkunç yaratık,2-Çok yaramaz çocuk

EDİKKABI : Ayakkabı

EFİLTİ : 1-Hafif esinti 2-yürek çarpıntısı

EĞSİKLİ : Kadınların birbirlerine hitabı

EH : Tamam anlamında söylenir

EKMEK EVİ : Yufka ekmek yapılan yer

EL : Yabancı ,yad

ELCEK : Ele alışmış, eldiven

ELCEŞ MELCEŞ : Birbirine girmiş,dolaşmış

ELÇİPİ : çocuk eli,çocuğun ellerini tutarak ona yapılan oyun

ELİ BELİNDE : Çul motifi çeşidi

ELİ EĞENTİLİ : Hırsızlık yapmaya çalmaya meyilli

ELİKMEK : Birisine karşı mahcubiyet duymak

ELLEĞEM-ELLELEM : Herhalde

ELMA : Pamuğun açılmamış yeşil kozası

ELVANTURA : Kovalamaca oyunu

EMİCE : Emmi oğlu, emmi kızı

EMİŞİK : Süt kardeşi

EMİŞMEK : Ananın yavrusunu emzirmesi,

EÑGEBİT : Albastı,karabasan

ERKEÇ : Genç teke

ERSEK : Erkeğe düşkün kadın, orospu

ESERFİNİK : Naftalin

ESİRİKLİ : Aklına geldiği gibi davranan,düşünmeden hareket eden

ESKİMO : Buz şeklinde dondurma

ESMEK : Eksiltmek,azaltmak

EŞEKCİ SOPACI : Eşekci(davacı),sopacı,hakim ve hırsız isimlerinin dört adet küçük kağıda yazılması ve ortadan birer kağıt alınması ile başlayan çocuk oyunu

EŞGERE : Aleni,açık,bilinen

ETEN : Hayvanın doğumdan sonraki çıkardığı sonu,plasenta

ETMEK : Et-ekmek,ekmek

EVİN : Pamuk buğday için tane çokluğu,tane doluluğu,tokluğu

EVİNSİZ : İçi boş

EVİNSİZ EVİNSİZ KONUŞMAK : Boşuna konuşma

EVLEK : Tarla sürülürken traktörün dönebileceği kadar mesafe, dönümün dörtte biri

EVMEK : İlerlemek,acele etmek

EVSİN : Av için gizlenilen yer

EVTİĞİ DARALMAK : Sıkılmak

EVTİKLENMEK : Oyalanmak

EYER-EĞER : Semer







F


FALLİK : Fingirdek,kadınlar için söylenir

FAŞILDAKLI : Velveleci, ortalığı birbirine katan, olup biteni düşünmeden aniden davranan

FEĞEM ETMEK : Dikkatli davranmak,önemsemek

FEHM ETMEK : Tahmin etmek, farkına varmak

FELDİRDEMEK : Titremek

FELLAH : Arap asıllı vatandaş

FERASETLİ : Soylu,ince düşünceli,zeki

FICITMAK : El ile bir şeyi ileri doğru atmak

FIDIRAK : Fırlatılarak atılabilen sopa

FIRDOLAYI : Çepeçevre

FIRILDAK : Topaç

FIŞKI : Genellikle sığır pisliği

FIŞKIN : İnce uzun yaş ağaç dalı

FIŞKIRDAK : Enjektör sistemine göre çalışan kamıştan yapılmış su fışkırtan çocuk oyuncağı

FITIK DON : Küçük külot

FITTIRMAK : Çok sinirlenmek, aklı başından çıkacak kadar derecede

FIYTAK : Fingirdek

FIYYIK : Islık

FIYYIKLI : Islıklı saklambaç

FİRASETLİ : İnce düşünceli

FİSKERMEK : Tohumun çimlenerek toprak üstüne çıkması

FİSKİLLENMEK : Filizlenmek,çimlenmek

FİŞKİRTMEK : Kışkırtmak

FİTMEK : Bilye ve misketi elin baş parmağı ile işaret parmağı arasına sıkıştırıp ileri fırlatmak

FİTTİRMEK : Bir cismi el yada ayak ucuyla ileri doğru atmak

FİZAN : Çok uzak yer

FİZİÑ GİBİ : Çok hızlı


G


GACIRDAK : Özellikle yaylalarda kurulan yere çakılı kazık üzerinde gacırtılı ses çıkararak dönen tahtaravalli

GALLE : Sincap, teyin, tirik

GAMGA : Kıymık

GANARA : Sorumsuz, köpek sürüsü

GANCIK : Dişi

GAK : Hendek

GAÑIRTMAK : Zorla açmaya çalışmak

GAPIT : Palto

GAVALAMAK : Azarlamak

GAVARA : İçi boş, kof,yel,osuruk

GAVCALAMAK : Kurcalamak,bütün avuçla

GAV : Meşe ağacında çıkan mantarın kaynatılarak yakacak olarak kullanılır hale getirilmiş şekli

GAV ÇAKMAĞI : Demir ile çakmak taşının arasına konulan kavın (eylenmiş mantar) tutuşturulması ile ateş yakan alet

GAVIZ : İçi boş

GAVLAÑGOZUNU ÇIKARTMAK : Her şeyini ütüp elinden almak,talan etmek

GECE KUŞU : Eve gece geç gelenler için söylenir

GECEOLTU : Gecenin karanlığı,gece yarısı

GEÇİNMEK : Son nefesini vermek,ölmek

GEDİK GEME : Ağzında bir veya birkaç dişi olmayan

GELEBİCİN : İri yapılı tatlı su balığı

GELİN BACI : Yenge

GERCİK : Ukala özellikle kadınlar için söylenir

GICIRIM GİBİ : Meyve ve sebzelerin dallarının çok yük tutmuş olması, bol mahsul

GIÇGIRMA : Top yekun, hepsi

GIDIK : Çene altı

GIFIDIK : Hızlı hareket eden

GIĞIŞADAN : Ses çıkarmadan,gizlice hemen uzaklaşmak

GIH GIH : Avuca alınan yem ile tavuk,koyun ve keçi gibi hayvanları çağırma sesi

GILDIR : Geveze

GINCIVIRLI : İşveli,süslü

GIRÇILLI BELİK : Saç örgüsünün çok ince ve sayıca çok örülmesi

GIRÇMAK : Ezerek parça parça etmek

GIRLA : Haddinden çok

GIVŞITMAK : Zor da olsa bir şeyler koparabilmek,temin edebilmek

GİCİŞMEK : Kaşınmak

GİLDİREMEK : 1-Gevşeyip sallanmak 2-sıcaktan ve susuzluktan bitkilerin yapraklarını bırakmış hali,solmak

GİLİK : Çekirdek

GİRENGİLİ : Görüntünün net olmaması,özellikle havanın bulutlu olma durumu

GİZ GİZ : İneğin yöğrülmesi sırasında tosunu kızıştırmak için söylenir

GOÑUR : Ukala

GORSAN : Sanırsam,zannedersen

GOYA : Güya

GÖBÜT : Çok ıslanmış,ıslanarak su tutmuş

GÖDE : Kısa,şişman

GÖDEN : Mide,işkembe

GÖĞELEK : Çam,ladin,söğüt vb. ağaçlar asalak olarak yetişen bir çeşit hayvan yiyeceği

GÖĞERMEK : Yeşermek, yaralanma sonrası morarmak

GÖĞÜSLÜK : Kadınların iş yaparken giydikleri elbise,işlik,üstlük

GÖK : Henüz olgunlaşmamış sebze yada meyve,yeşil

GÖLERMEK : Yatıp kalmak

GÖLGESİNİ OKŞALAMAK : Özlem duymak


GÖLLE : Kaynatılmış buğday, nohut

GÖLÜK : Yük taşıyan ve binilen at

GÖN : Ten,deri

GÖNEN : Tohumu çimlendirecek kadar nemli toprak

GÖNENMEK : Bolluğa kavuşmak

GÖNÜ KOKASICA : Çocuğa ilenç

GÖRENEK : Dokuma,oya ve nakış işinde örnek alınan şekil ve desen

GÖRESET : Görgü,terbiye

GÖTÜ EĞRİ : Sık hastalanan,dayanıksız

GÖTÜ KIZIL : Tembel,üşengeç

GÖTÜREN KANAL : Hızlı ve güçlü akan kanal

GÖYNEK : İç çamaşırı, fanila

GÖYNÜK : Yangından sonraki yeri

GÖYNÜMEK : 1-Ateş dokunmadığı halde ısıdan etkilenerek pamuklu ve yünlü giysi ya da örtülerin gevrek hale gelip özelliğini kaybetmesi 2-kimseye belli etmeden içten üzülmek,kederlenmek

GÖZ : Pınar

GÖZEMEK : Ekilen sıralı tohumlardan ya da fidelerden yeşermemiş olanlarının yerine yenisini dikme işi

GÖZER : Geniş delikli kalbur

GÖZÜ KAMAŞMAK : Güneşe veya kara fazla bakıldığında gözün görememe durumu

GÖZÜ KARAKMAK : Baş dönmesi ve halsizlikten bulanık görmek

GUBARMAK : Gururlanmak,kasım kasım kasılmak

GUCUR : 1-Kısa boylu,bodur 2-Fıtık olmuş

GUDUMSUZ : Görgüsüz,obur,az ile yetinmeyen

GULDUR : Fıtık hastalığı olan

GUNNAMAK : Yumurtlamak,doğurmak (Genellikle at ve eşek yavrulaması)

GURBUŞ OLDUĞUM : Kurban olduğum

GURDANMAK : Bir işle oyalanmak

GURK : Kuluçkaya yatacak tavuk

GURNA : Musluk

GUZ : Serin, kuytu,kuzey

GUZLUK : Keçi yavrularının bulundurulduğu yer

GÜBÜDÜK : Devenin ön bacaklarına asılan büyük çan

GÜCÜLE : Zor şartlarda elde edilen

GÜDÜK : Kısa,mintan gömlek anlamında da kullanılır

GÜLLE : Misket,bilye

GÜMRÜÇ: Bir çeşit küçük sinek,genelde yaz geceleri yanan ışığın etrafında toplanır.

GÜYMEK : Beklemek,sabırlı olmak

GÜZLÜK : Güz döneminde ekilen sebze



Ğ


H


HACANA : Çöpçatan

HACAT(HACET) : Yapılan iş ile ilgili gerekli her şey,alet edavat

HALAZA : İşlenmemiş toprak,buğdayın alacalı çıkmış olması,işe yaramaz,ıskarta

HALBUYSAM : Halbu ki

HALULU : Değme,her,herhangi bir,gelişigüzel,rastgele: "Üniversite sınavını kazanmak,halulu adamın yapabileceği iş değildir."

HAMAMLIK : Banyo

HAMBAL : Ana su arkı

HAMBELES : Araplardan geçmiştir.Murt(Mersin ağacının meyvesi)

HAMUR ÇORBASI : Açılmış hamurdan küçük kareler halinde kesilip içerisine baharatlı kıyma konulup köşeleri birleştirilmiş bezeciklerle yapılan çorba

HAÑGIRA : Nere ?

HAÑGIRDA : Hangi yerde,nerede ?

HAÑGIRDAMAK : Kabaca konuşup gülüşmek

HAPAZ : Tokat,şamar,iki elin birleşmesiyle alınan nesnenin ağırlığı’’ Bi hapaz un alıver.’’

HARANI : Küçük kazan

HARAR : Gevşek olarak dokunmuş uzun ve geniş çuval

HARKIT : Çocukları korkutmak için söylenen obur çirkin yaratık

HASİT :Aksi,ters,başkalarını çekemeyen

HAŞAT : Şekli bozulmuş,hurdası çıkmış

HAŞAT ETMEK : Kavgada yaralamak

HAŞIL : Buğday ve arpanın kurumadan ve olgunlaşmadan biçilmişi,2-Dokuma iplerine sürülen un bulamacından macun

HATAP : Devede yükü tutturmak için ipin bağlığı ağaç bölüm

HATEKİN : Eylemlerde olumsuzluk bildirir.Olabilirliğin azlığını ya da olanaksızlığı belirtmek için kullanılır."O hatekin gelmez"

HAVAKMAK : Vücuttaki yaranın dış etkenlerden dolayı azması,şişerek iltihaplanması

HAVASLIK : Aşık olma durumu

HAVIT : Deve semeri

HAYIN : Tembel

HAYIT : Dere kenarlarında yetişen menekşe renginde çiçekleri olan ağaçcık

HAYTA : Yaramaz,eşkıya

HAZDETMEK : Hoşlanmak

HECE TAŞI : Mezarın baş ucuna dikilen üzerine ölü hakkındaki bilgilerin yazıldığı taş, dikit

HEKİYA:Örnek gösterilen konularda "gibi" sözcüğünün yerine kullanılır.

HELİK : Tarladan ayıklanan taş parçaları, taş duvar yapımında aralarda kullanılan küçük taş parçacıkları

HELKE : Genellikle süt sağmak için kullanılan kap

HELLİM : Salamura peynir

HELMEKİN ETMEK : Hamle yapmak

HEMİ? : Sorulan bir soruda karşılık alamayınca, soruyu tekrarlamak için aynı cümleyi kurmak yerine kısaca "hemi?" denir

HENDE : Yanındaki

HERGELE : Hayvan sürüsü

HERGELECİ : Köyün sığırlarını güden çoban,sığırtmaç

HEVKERE : Arsa

HEYE : Evet

HIH : Al,işte,"ben sana demedim mi?" Anlamında pekiştirme sözü

HILTAN : Genellikle toprağın işlenmeyen bölümlerinde biten daire şeklinde beyaz çiçek açan yaklaşık iki metreye kadar uzayabilen otsu bitki

HIÑGILDANMAK : Çocuğun ağlamaya başlamadan önce çıkardığı kesik ağlamsı sesi

HIRIM HIŞIM : Alel acele yorularak,nefes nefese

HIRT DİYE DÜŞMEK : El,ayak ya da parmağın nasıl çıktığı anlatılırken söylenir

HIRTİBİĞİ KESİLMEK : Çok yorulmak,nefes nefese kalmak

HIŞIRI ÇIKMAK : Çok yorulmak,perişan olmak,kan ter içinde kalmak

HİLADAR : El kadar ufacık,küçücük: "Hiladar çocuğu dövmeye utanmıyor musun?"

HİNDİ : Şimdi

HİSSA : Çocuk dilinde halay

HO : Gösterme sıfatı;o

HOÇKUR : Ukala,kendini beğenmiş

HODUL : Ukala,kaba

HOL : Taştan yumurta örneği,fol,tavuk yumurtlasın diye altına konur

HOPUÇ : Sırta yüklenmek

HORA : Az ilerisi,orası

HORANTA : Aile

HORDA : Orada,az ileride

HOVCURUM : Kötürüm,bütünün parçalara ayrılması

HOYDURUM AKILLI : Aklı bir karış havada,aklı gelip giden

HOYN : Hey

HOYUK : Bostan korkuluğu,yapılan işe yardım etmeden dikilip duran

HÖĞÜRMEK : Böğürmek,yüksek sesle ağlamak

HÖYLE : 1-Bu şekilde,bunun gibi,2-Bu tarafa şu tarafa

HU : Gösterme sıfatı;bu

HUĞ : Kerpiçten ve sazlıktan eğreti yapı

HUNCAĞAZ : Azımsama sözü

HUPMAK : Küpmek,kepmek,yükseltinin çökmesi

HURA : Hemen şurası

HÜĞME : Un,buğday,pirinç,kum,toprak gibi maddelerin içerisine konulduğu kaptan dışarıya taşacak şekilde tepe gibi yığılarak doldurulmuş şekli

HÜLLÜTMEK : Yuvarlak bir cismi(bilye)el ile yavaşca yuvarlamak

HÜRTMEK : Kırılırken "hürt" diye ses çıkartan nesne;marul ya da lahana gövdesi

HÜYYÜK : 1-Islık,2-ören yeri höyük anlamında da kullanılır






I


ICIK : Azıcık

IĞRANMAK : Hareket etmek

IKH IKH : Deveyi çöktürme sözü

IKHMAK : Diz çökmek

ILGIDIR : Dokuma işinde ip sarmaya yarayan,kelefe dolamaya yarayan alet

ILINTI : Sıcak içilebilecek şeyleri basite alarak anlatma

ILIŞMAK : Isınmak,iki kişinin ten sıcaklıkları ile birbirlerini ısıtması

IÑLIK ÇIÑLIK : Çok sessiz

IPILIK : Sıcacık

IRBIK : İbrik

ISKARTA : Sebze ve meyvenin satışa uygun olmayanı,kalitesiz

ISTAR : Çul dokuma tezgahı

IZIRAPLANMAK : Çekinmek,sıkılmak,mahçubiyet duymak






İ


İBİK : Bir şeyin ucu

İÇGİLLENMEK : Kuşkulanmak,şüphe duymak


İDARE : Gaz lambası,şinanay

İĞ : Yünün eğrilerek ip haline getirilmesinde kullanılan çarkın bir parçası

İĞDİŞ : Hadım edilmiş

İĞİNMEK : Vücudu kasarak boğuk ses çıkarmak,ıkınmak

İĞLEK : Hayvanın çelimsizi,hastası

İĞLETMEK : Bıktırdın,öldürdün,hasta ettin anlamında kullanılır

İHİ : İşte burada,aha

İHİCİK : İşte

İKİNCİ : Pamuğun ikinci defa toplanması

İLANCIK : Romatizma ,siyatik

İLEĞENÇE : Küçük leğen

İLENMEK : Beddua etmek

İLİŞTİRMEK : Ateşi tutuşturmak

İMANIÑ YALAĞI : Göğsün ortası

İMİL İMİL : Ilık ılık,yavaş yavaş

İMEZ İMEZ : Yavaş yavaş

İMİŞİK : Az ılık

İN : Kumar oynanan oda tarif edilirken söylenir

İNCİĞİ DURMAZ : Çok gezen

İNEKCİK : Kabağa çöpten ayak ve kuyruk takılarak yapılan oyuncak

İPİL İPİL ETMEK : Hafif hafif esmek

İRİŞKİN : Sucuk

İŞİÑ OÑSUN : Hayırlı işler

İTEĞE : Yufka ekmek yaparken kullanılan yaygı







J



K


KABA : Kalça

KABIŞ : Kel kafa

KAÇAN : Ne çabuk

KAÇILMAK : Geri çekilmek,uzaklaşmak

KADIN ANA : Kendinden küçük kız çocuğa sevecen hitap sözü

KADİT KALMAK : Çaresiz olmak,mecbur olmak

KAFA KOÇANI : Kimlik belgesi

KAFANIN BEKMEZİNİ AKITMAK : Kafasını yarıp kanını akıtmak

KAKILI : Çok fazla,gırla

KAKLIK : Dağda taşların üzerinde bulunan çukurlardır. Bu çukurlara su birikir ve çobanın ve diğer canlıların içeceğidir..

KAKMAKLAMAK : Vurarak azarlamak

KAKTIRMAK : İtmek

KALAKLAMAK : Dengesini kaybedip düşecek gibi olmak

KALDIRIVERMEK : Kaçarak evlenen kıza yardımcı olmak

KALE YIKMAÇ : Özellikle yaylada oynanan dikili bir kaya parçasını el ile atılan bir taşla yıkmaya çalışmak

KAMANMAK : Yüz üstü düşmek,kapaklanmak

KAMÇALAMAK : Avuçlamak

KAN AYAKLI :Kadın,kız,dişi

KAN TUTMAK : Tansiyonun yükselmesi

KANAK SAKIZI : Yaylalarda yetişen yaklaşık otuz santimetre yüksekliğinde koparıldığında sütü akan ot, Haziran-Temmuz aylarında bu otun sütünden kurutularak yapılan ve ağızda çiğnenen sakız

KANAT : Çadır üzerine örtülen birleştirilmiş iki parçadan her biri

KANKITI ÇIKMAK : Çok zayıflamak,iskelet gibi olmak

KAÑSIRIK : Balgam

KAPBAĞ : Kağıttan küçük uçurtma

KAPCIK : Kabuk,herhangi bir şeyin dışı,boş fişek

KAPÇIKLI : Sünnet olmamış

KAPÇIKLI FASÜLYE : Yeşil olarak kurutulan fasulye

KAPLIK : Kap kacak koymaya yarayan raf

KAPSE : Bahçe,avlu kapısı

KARA BATAĞA GİTMEK : Su altında karabatak gibi yüzmek

KARA BÖCÜ – KARA CANAVAR : Domuz

KARAMIK : Yaylalarda yetişen yaklaşık bir metre boyunda, olgunlaştığında siyah küçük meyveleri yenebilen bitki

KARANLIK ÇELLİĞİ : Gece oynanan çelik çomak

KARI BEĞ : Obada yaşlı kadın

KARIK : Toprakta çizi,el ile yada pullukla yapılan sıra

KARIN GÖBELEK : Sırt üstü yere yatıp çocuğun ellerinden tutarak ayaklarıyla da çocuğun göbeğinden havaya kaldırılarak yapılan oyun

KARSAMBAÇ : Kar ile pekmezin karıştırılmış hali, karışıklık hali

KASALMAK : Kendisi ile övünmek,böbürlenmek

KASAVAN : Kendisi ile övünerek söylenen inanılmayacak kadar yalan ve uydurma söz

KATIVERMEK : Bir kızı bir oğlanın yanına götürüp onları buluşturmak

KAVALAMAK : Şiddetle azarlamak

KAVCALAMAK : Avuçlamak

KAVŞIRMAK : İki ucu,kenarı birleştirmek,kavuşturmak

KAVURKA : Kavrulmuş buğday

KAYALIK : Yoz(boz) devenin dişisi

KAYDIRMAK : Küfretmek

KAYIŞ : Bele takılan kemer

KAYIT : Portatif olarak sökülüp kurulabilen bir düzeneğin parçalar bütünü;çulhalık kaydı,ıstar kaydı

KAYKILMAK : Dik durumdan ek yerlerinin gevşemesi sonucu yarı yatay duruma gelmek

KAYMAKLI : İçerisine kaymak konup üzerine şeker serpiştirilerek yada pekmez dökülerek yenen yufka dürümü

KAYNARÇA : Tere yağı ve bal karışımından eritilerek loğusa kadına içirilen sıcak içecek

KAYSAK : Tarla yüzeyinin donması kaymak tutması

KECEFE : Dokuma işinde çarka yardımcı, yere sabitlenmiş dikey bir çubuk ekseninde dönen, kelefenin takıldığı çark

KEÇE : Koyun yününden yapılan çul yada çadırın üzerine kapatılan örtü

KEH : Kenar

KEKEÇ : Kekeme

KEKİŞ : Pamuk kozasının açılmış ve kurumuş şekli

KEKRE : Ekşi,acımtrak

KEL HASTALIK : Verem,kanser

KELEFE : Ilgıdır vasıtası ile dolanıp çile haline getirilmiş ip

KELEŞ : Güzel

KELETE : Kel kötü,kelepir

KELLE : Başak

KELLE MOTOR : Herhangi bir şey eklenmemiş traktör

KEMÇİKLEMEK: Bir tarafından başlamadan her tarafından ısırılan yiyecek

KEMÇİK KÜMÇÜK : Girintili çıkıntılı,saçın uzunlu kısalı kesilmiş hali

KEMÇİLDEMEK : Ağzı boş olduğu halde bir şey çiğniyormuş gibi yapmak

KEMÇİTMEK : Bir şey kesmediği halde makasla kesiyormuş gibi yapmak

KEMİKLİ KÖY : Mezarlık

KEMRE : Başta oluşan kepek

KEMRİŞMEK : Sevişmek KEÑGİ : Kalçanın yan tarafında içten gelen yürümeye engel olan romatizma ağrısı

KEPCE KULAK : Büyük kulak

KEPENEK : Koyun yününden çoban giysisi

KEPİ MIKI : Küçük çivi

KEPİR : İşlenmesi zor,verimsiz,çorak,sert ve yüzeyi kuru toprak

KEPMEK : Yıkılmak

KERC ETMEK : Dalga geçmek

KERKİNMEK : Sarkıntılık amaçlı arkadan dayanmak,ileri geri hareket etmek

KERLİM : den sonra,gayrı

KERTİK : Süt ölçümünde kullanılan ince uzun dala açılan çentik

KESAT : Yolunda değil

KESEĞEN : Tarlaya ekilen bitkileri dipten kesen danaburnu

KESKENMEK : El ile yada herhangi bir nesneyle karşısındakine vuracak gibi yapmak

KESMEK : Birisinin komik yönlerini taklit etmek

KESTEL : 1-Keçi kılından yapılan ip,2-Dokuma tezgahında arta kalan ip

KEŞ : Bir tür peynir

KEŞEFLİ : Toros dağlarının yaylalarında bir Yörük obası

KEŞERTMEK:Öldüresiye dövmek

KEŞGEN : Çulhalık kaydında kullanılan ağaçtan malzeme

KEŞİR : Havuç

KEŞKERE : Ahır içindeki hayvan pisliğini dışarı taşımada kullanılan dört kollu alet

KEŞŞİK : Dönüşümlü olarak işte yardımlaşma

KETEBELİ : Arapçadır(ketebe) Gösterişli giyinen

KETKET : Kendini beğenmiş,ukala

KETKUDA : 1-Kendini beğenmiş 2-olur olmaz zama gösterişli giyinmeye çalışan 3-düğün elbisesi giymiş kimse 4-kethüda

KEVEN : Yaylalarda biten kuruduğunda şenlik olarak yakılan otsu bitki

KEVÇİK : Yahni pişerken çıkan köpük, yaramaz hale gelmiş

KEVKİ : 1-Su kabağından tas,2-Cenaze yıkamada kullanılan su kabı

KEVŞİRİK : Meyvelerin yenmeyen çekirdekli kısmı ve kabuğu

KIBRIZ EŞŞEĞİ : Tam eşek,çok inatçı

KIÇMA : Tekme

KIDIM KIDIM : Azıcık,yavaş yavaş

KIDIMIK TUTMAK : Yerinde duramamak

KIKIRT : 1-İnce ince kesilmiş hamurun yağda kızartılarak gevretilmiş hali,tutmaç yemeği malzemesi 2-koyunun kuyruk yağının kuşbaşı büyüklüğünde kızartılmış ve kurutulmuş hali

KILDAN KISIR : Birdir bir oyununda cezalı ebe

KILDIRAK : Kirmen tahtası,küçük çan

KINDIRA : Tarla kenarlarında ve takımlarda biten ince uzun sivri ve keskin kenarlı yaprakları olan taze iken pamuksu meyvesi yenebilen ot

KINDIRMAK : Az boşluk ve aralık bırakmak

KINTICIK : Azıcık

KIPÇIMAK : Sabit durumdan hareketli duruma geçmek, birazcık yerinden oynamak

KIRI : Eşek yavrusu,sıpa

KIRKLAMAK : Bir şeyi tekrar tekrar yapmak,temizlemek,düzeltmek,

KIRKLI : Yeni doğum yapmış kadın ya da henüz kırk gününü doldurmamış bebek

KIRKLIK : Koyun keçi tüyü kesme makası

KIRKMAK : Saç ve tüyü makasla kesmek

KIRNAP-KINNAP : Bağlama ipi

KIŞLAK : Yörüklerin kış mevsimini geçirmek üzere kondukları ılıman bölge

KITLIK KUŞU : Uğursuzluk getirdiğine inanılan kişi için söylenir

KIVRANMAK : Elde edilmek istenilen şeyin çevresinde gezinmek

KIVRATMAK : 1-Kıvırarak bükmek,döndürerek çevirmek,2-Etrafını çevirip çembere almak

KIVRIŞMAK : Kıvrılıp kırışarak dolaşmak,ip su hortumu gibi şeylerin dolaşması

KIYIN KIYIN : Kıyıdan kenardan gizlice

KIYIR KIYIR : Yemeğin içindeki taşın çiğnenirken çıkardığı ses

KIYPIK : Küçük bez parçası

KIYTARMAK : Soğuktan donmak

KIYTIK : 1-Kıymık,2-Bir parça azıcık

KIZAÑ : Yılan ve köpekte çiftleşme isteği zamanı

KIZIL KIVRIM : Ekilen tohumun toprak altında çimlenip yüzeye çıkamaması

KIZINMAK : Isınmak

KİLTELİ :Bağlantısı tokalı olan plastik ayakkabı

KİMEZİ : Kimisi

KİRİNCİ : Yoz devenin erkeği

KİRİŞLİK : İnce bağırsak

KİRMEN : Yünü eğirerek ip yapma aracı

KİRTİK : Tümün küçük bir parçası;sabun kirtiği

KİRTİŞ : Tırtık,pütür

KİŞ : Kanatlı hayvanları kovmak için söylenir

KİŞ-BAYIT : 1-İki kişilik misket oyunu 2-kiş;misketi miskete çarptırma bayıt;iki misket arasını karışlama

KİTİĞİNE BİNMEK :Karşısındakine yüklenmek,zorda bırakmak

KOCA ANA : Babanın anası,ebe,babaanne

KOCA BABA : Babanın babası,dede

KOÇAN : Tapu senedi

KOÇMAR : Kertenkeleden büyükçe sürüngen,Keler

KOĞUŞTURMAK : Koç ya da tekeyi dişilerinin yanına bırakarak çiftleşmelerini sağlamak

KOLAN : Kıldan örülerek yapılan geniş ve yası ip

KOLÇAK : Bazı motorlarda marş işlevi gören,el ile çevrilerek kullanılan "Z"şeklinde demir,Eğrilmek için kola takılan yün veya kıl

KOTDİK : Kısa boylu

KOTTUŞ : Kısa boylu

KOVSAK(KOVUKSAK) : Kofsak,kapalı olması gereken yerde çok az bir boşluk ya da açıklık,gevşeklik,kovuk şeklinde açıklık

KOYUN EVİ : Koyunların barındırıldığı yer

KOZA : Pamuk

KÖFER : Öz,güç,can

KÖK BOYA : Dokuma işinde köklerden yapılmış boya

KÖK : Israrla adı çağrılan kişi tarafından "yeter,sus"anlamında söylenen söz

KÖREZİ : Az ışık veren

KÖS : Gübüdüğün üstüne asılan çan

KÖSTEMEK : Hayvanların sağ ön ve sol arka iki ayağını birbirine bağlamak

KÖSÜLMEK : Uzanmak,yatmak

KÖŞE TAŞI : Tarla sınırını belirleyen büyük taş

KÖŞŞEK : Deve yavrusu

KÖTEN : Pulluk

KRAL : Akasya ağacı ve onun beyaz salkımlı yenebilen meyvesi

KUKUMAVVUK : Baykuş

KULAK : Devenin yularının her iki yanına bağlanan çan

KULAKLI : Hendek büyüklüğünde çukur açmaya yarayan tarım aleti

KULPLU : Küçük kazan

KULUN : Yeni doğmuş at,eşek yavrusu

KULUNÇ : 1-Omuz ağrısı,2-Sırtta iki omuz arasındaki bölge

KUNNACI : Hamile,yüklü

KURAMPA : İçten hazırlanmış sinsice plan

KURU FASULYE : Düğünlerde oynanan tek kişilik oyun

KUSKUN : Semerin kuyruk altından bağlanan kayışı

KUŞ GÖTÜ : Bir çeşit bodur ve beyaz çiçeği olan ot

KUŞ LASTİĞİ : Sapan

KUYRUĞU DİKMEN : Yağlı bazlama dürümü

KUYRUĞU KISTIRIP GİTMEK : Utanıp arkasına bakmadan gitmek

KUYRUĞU ÖLÜ : Akrep

KUZU DİŞİ : Yüz yaşını geçen kişilerde çıkan diş

KÜCÜ : Dokuma işinde dikine iplerin arasını açmak için yatay durumdaki kalın burulmuş ip

KÜFKÜDÜ : 1-Çocuk dilinde tren 2-Sebze sıkları ile oynanan çocuk oyunu

KÜLDÜREMEK : Gök gürlemesi

KÜLÜSTÜR : Eski, zor iş gören

KÜME : Avlanmak için gizlenilen yer

KÜMÜK : Küt,yassı,yamuk burun

KÜNCÜ : Susam

KÜNCÜLÜ HELVA : Bir tatlı çeşidi

KÜNDE : Her gün

KÜPMEK : 1-Dikey durumdan yıkılıp bozularak dağılmak,2-Bir yüksekliğin çökmesi,3-Süsmek,tos vurmak

KÜRÜTKÜ : Toprağın yüksek bölümünü çukur bölüme traktör vasıtası ile kürüyerek düzeltmeye yarayan tarım aleti,tesviye makinesi

KÜT DÜĞÜM : Kördüğüm

KÜT DÜŞEN : Bir çeşit yakıcı sinekçik




L

LAF EBESİ : En iyi yaptığı iş konuşmak olan kişi

LAFI GAYDELENDİRMEK : Ballandıra ballandıra anlatmak

LAFIÑ BELİNİ KIRMAK : Tatlı sohbet etmek

LAKAÇ : Piştiğinde taneler halinde kalması gerekirken fazla kaynamadan dolayı koyu bulamaç haline gelmiş yemek

LAÑGİR LİÑGİR ETMEK : İleri geri konuşmak

LANGO : Geveze

LAVGAR : Lafazan,boş konuşan,geveze

LEĞENÇE : Leğenin küçüğü

LEKİN : Ancak,lakin

LEN : Küçümseyerek söylenen ulan

LEPE : Bulgur ya da pirinçle yapılan içerisine domates,patates,yeşil biber ve bolca baharat katılmış sulu yemek .

..LİĞİN : Kadar,yeteri kadar:"Çocuğun ayağı iyileşti.Yürüyecekliğin oldu."

LİÑ LİÑ GEZMEK : Boş yere çok gezmek

LİPELİP : Dopdolu

LOBUT : İri yapılı hantal,labut

LOPBUÇ : Hantal

LOPBUTMAK : Sofrada ne var ne yok yutmak

LOR : Peynir yapılırken arta kalan sarı sudan kaynatılarak yapılan peynir

LÖK : Erkek lider deve

LÖRKMEK : Çok yer kaplayacak şekilde yayılarak oturmak ya da yatmak


M


MAFA : Damperli kamyon

MAH : Şaşma sözü

MAH MAH : Köpeğe çağırma sözü

MAHRAÇ : Göç yükü

MALAK : Kızılan birisinin ağzı yüzü

MALAMAT OLMAK : Rezil kepaze olmak

MAĞANA : Bahane

MANA MANA OYNATMAK : Dalga geçerek zor duruma düşürmek

MANİK : Kedi yavrusu

MAÑKAFA : Anlamakta güçlük çeken,anlayışsız

MARTAVAL : Uydurma söz

MASIR : Çulfallık işinde kullanılan üzerine ip dolalı yaklaşık on santim uzunluğunda kamış

MAYA : Tülü devenin dişisi

MAYALI : Bir çeşit ekmek

MAYIŞMAK : Uyuşuk olmak,rehavet

MECREFE : Büyük çapa

MEÇÇİK : Davul tokmağı

MEH : Al,buyur

MEKİK : Dokuma işinde kullanılan içine takılı masırı taşıyan ,dokunmakta olan malzemenin dikine uzanan iplerinin arasından enine sağa ve sola fırlatılarak ip dağıtımı yapan ağaçtan yapılmış alet

MEL MEL BAKMAK : Salakça bön bön bakmak,manasız manasız bakmak

MELAN : Merhem,krem

MELEFE : Yorgan yüzü

MELEFEBİ : Yumuşacık

MELEMEK : Keçi ve koyunun çıkardığı ses

MELENAĞRI : İşe yarayan

MELİYOR : Çok güzel türkü söylüyor

MEMİŞLEMEK : Taneleri olan bir şeyi(buğday,çiğit)su ile ovarak nemli hale getirmek

MENDİL : Sek sek oyunu

MEYMENETSİZ : Şirret,suratsız

MICIRDAK : Çulhalıkta ağaçtan yapılmış makara

MIÇÇILDAMAK : Yemek yerken ya da sakız çiğnerken rahatsız edici çiğneme sesi çıkarmak

MIÇÇIRIK : Çok ezik

MIDIK : Gaga,burun

MIKLI : Karpuz ve domates gibi yiyeceklerin iç kısımlarının mantar hastalıklı bölümü

MIHSIÇAN : Cimri.varyemez

MILÇ : Bataklık,çamur

MINCIRIK : Ezilmiş

MINTI : Küçük bıçak,çakı bıçağı

MISMIL : Düzgün temiz,onat, helal

MITIRIP : Cimri

MITIZI KIRIK : Morali bozuk

MIYMINTI : Yavaş iş yapan beceriksiz

MIZIRDAMAK : Ağlamsı olmak

MİSKER : Toprakta belirli uzunlukta dört karıktan oluşan grup

MİTTİK : Ufak,küçük

MOLUZ : Salak,bön

MOZZAK : Kozalak

MÜLEMEK : İneğin bağırması

MUCUK : Bir çeşit küçük sinekçik

MUDARA : Muhtaç olmak,mecaz anlamda gebelik

MUHTAR BÜZZÜĞÜ : Bir ip bağlama çeşidi

MUKUK OLMAK : Gerçekleşen olaya şahit olmak,bizzat görmek

MURT : Mersin ağacının mor ve siyah renkte nohut tanesinden büyükçe meyvesi

MUŞAMBA : Plastik,naylon

MUŞTU : Müjde

MÜRTLEMEK : Ölmek

MÜZEVİR : Gammaz, laf getirip götüren


N


NAAL : Ne hal,nasıl

NACAK : Odun kesmeye yarayan alet

NAMAZLAĞ : Seccade

NAMSİYE : Cibinlik

NAR RENGİ : Dokuma işinde ipin kahverengi olanı

NATTAÑ : Ne yapıyorsun?

NAYLON : Römork

NE ÜSTÜNÜÑ UMRU : Üstüne vazife değil

NECASET : Kızılan birine "pislik" anlamında söylenir

NECİ : Nedir,niye,kim?

NELİKLERLE : Ne zorluklarla

NENE : Emmi,dayı hanımına hitap,yenge

NURAYI : Hareketleri gerçek olmayan,yapmacak davranan

NUTKU KURUMAK : Sinirden ya da heyecandan konuşacak dermanı kalmamak



O

...OYU : Söylenen sözün inandırıcılığını arttırmak için söylenir."Geldi oyu."

OBA : Sülale,soy

OBANIÑ ADAMI : Karşı sülaleden birisi,el,yabancı

OCAK BAŞINDAN IRAK : Kötü bir olay karşısında söylenir

OCAKLIK : Şömine

OCUTMAK : Ürkütmek

OKLAĞI : Oklava

OKUNTU : Düğün ve nişan davetiye

OSSAAT : Anında,hemen

OT DÖVMEK : Tarladaki zararlı otları kazma ile kesmek

OTURAK : Kalça,kaba et

OVCALAMAK : Ovalamak

OYMAK : 1-Aşiret, 2-Ekili bitkilerin bir bölümü

OYULGANMAK : Oyarak batmak,oyarak girmek


Ö


ÖFELEMEK : Ovalamak

ÖĞENDİRE : Karasaban ile çift sürerken öküzleri ikaz etmek için kullanılan ucunda demir bulunan uzun ağaç

ÖĞMEK : Kusacak gibi olmak,boğuk ses çıkarmak

ÖĞRENBEÇLİK : Eğitim için, eğitim amaçlı

ÖĞÜR : Bir şeyin benzeri,aynısı,bir örneği

ÖLGÜLÜK : Ölen kişinin evi,yas yeri

ÖLÇERMEK : Ucu yanan odunu ateşin içine doğru itmek,ateşi canlandırmak

ÖLLÜZ : Salak,beceriksiz,renksiz

ÖMÜK : Boğaz,gırtlak

ÖNDÜĞÜN : Önceki gün

ÖRELEMEK : Gereksiz yere lafı uzatmak,ısrarla söylemeye çalışmak

ÖRTME : Çevresi açık üstü kapalı ev girişi

ÖTLESKİ : Ucu yanmış kor halinde odun

ÖTÜRÜK : İshal,amel

ÖVELEMEÇ : Unun su ile nemlendirilerek nohut tanesi büyüklüğünde bezecikler haline getirerek haşlanıp sarımsaklı yoğurt ile sulandırılarak yapılan çorba

ÖZEĞİ TÜKENMEK : Karşısındaki birisinin ısrarından çok sıkılmak,bunalmak,içi sıkılmak,gücü tükenmek


P


PAÇASI TUTMAK : Kendine güvenmek

PAKIR : Tencere

PALAN : Semer

PALAZ : Keklik yavrusu

PALAZ PANDALAZ : Giyim kuşamına dikkat etmeyen, alel acele

PANÇA : Avuç dolusu

PANTAKLAMAK : Yenecek bir şeye el batırmak,el atmak

PAPARA : Kılıbık

PARÇACI : Tekstil fabrikalarının işe yaramaz defolu kumaş parçalarını toplayıp satan kimse

PARDI : Odun parçası,mertek

PARMAK : Mikserin bir karığı

PARMAKCAK : Evlerde genellikle merdiven kenarında korkuluk

PARTAL : Eskimiş,yırtılmış giyecek

PARTILDAMAK : Ölmek durumuna gelirken tepinmek

PASKIRMAK : Baharda filizlerin hızla yaprak açması

PATAK : Dayak

PATAZ : Avuç

PATIRDAMAK : 1-Dır dır etmek,2-Telaşla çabalamak

PATOZ : Sapı saman yapan alet

PAVCUK : Emek harcanmadan elde edilen yiyecek

PAYALAMAK : Övmek,gururlandırmak,şımartmak

PAYTAR : Veteriner,baytar

PELİT : Meşe

PEŞKİR : Havlu

PILÇARMAK : Çul, savan gibi sergilerin kenarlarının ya da elbiselerin kol,yaka ve paçalarının erimiş yıpranmış hali

PIRTI : Evde kullanılan genelde yatak,döşek,yorgan gibi eşya

PIRTMAK : Sıkı duran bir yerden hızla kurtulmak

PISKIRMAK : Hapşırmak

PISMAK : Korktuğu için saklanmak sesini çıkarmamak

PIYNAR : Meşe (pelit) ağacının yabanisi, dikenlisi

PİNÇİK : Çok küçük parçalara ayrılmış

PİNTİ BAĞI : Çadırın köşe bağı

POH POHLAMAK : Kışkırtmak,haksız yere övmek

POPPAK : Yumru halindeki meyve ve sebzelerin çiçekten meyveye henüz dönüşmüş hali

POSKURTMAK : Duman çıkartmak,sigara tüttürmek

POTUK : Domuz yavrusu,tombul ötesi

PÖÇÜK : Sigara izmariti

PUFURMAK : 1-Üfleyerek duman çıkartmak,2-bol keseden atmak

PUHURMAK : Üfleyerek şişirmek

PUŞT OĞLAN : Bir süs bitkisi

PÜFRENK : Büz,künk,sifon

PÜM : Çocuk dilinde su

PÜR : İğneli çam yaprağı

PÜRTLEMEK : Gözü yerinden çıkmak

PÜSE : Damıtılarak yapılmış çam reçinesi, katran,bise

PÜSEÑLEMEK : Yağmurun çiselemesi


R


…RAK : Çokluk ,fazlalık bildiren edat;"Gideceğimiz yer uzağrak."


S

SADIR : Hayvan gübresi

SAĞ(SAY)TAŞI : Büyük ,yuvarlak ve pürüzsüz parlak taş

SAĞBI : Sahibi

SAHAN : Tabak

SAKAMATLIK : Sakatlık,yanlış,bozukluk

SAKSAĞAN BEYNİ : Yoğurt ile pekmezin karışımı yiyecek

SALMA : Düzeltilmiş kalas

SALMAK : Bırakmak

SAMIRDANMAK : Uykuda sayıklamak

SANAKA GETİRMEK : Yaşanmış bir olayı örnek göstermek

SAÑRAĞI : Koyun keçi gibi hayvanların burun akıntısı,sümük,çocukta burun akıntısı için de kullanılır

SAPÇIK : Bitki sapı

SAPLI : Çomçadan daha büyük,sıvı ve yemek aktarma kabı

SAPLICAN : Soğuktan ciğerlerini üşütmekten oluşan öksürüklü hastalık,satlıcan

SAPTIRMA : Açılan mezar çukurunun tabanından ölünün sağ tarafa ve daha içe konabilmesi için duvar kısmından tabanla beraber ölü boyunca açılan ikinci çukur

SAVAN : Çulfallıkta dokunan yaygı,örtü,kilim

SAVRUKMAK : Büyükbaş hayvanların dişilerinin üreme güdüsü ile sıvı salgılamaları

SAVUŞ : Başımdan git

SAY : Düz kayalık

SAYACAK : Sacayağı

SEDİR : Arkalıksız divan

SEF : Yanlışlık

SEGİTMEK : Koşmak

SEĞLEME : Nazar değmiş olduğuna inanılan hastayı sağlıklama;seğleme ocağından birkişi bir tutam şapı ateşte tek parça şekil alıncaya kadar pişirir.Seğlemeci şapın aldığı şekle göre yorumlar yapar.Katılaşan şapı ufalayarak bir tas içerisindeki suyun içine atar karıştırır.Bu karışımı hastanın ve yanında bulunanların üstlerine sepeler"çıktıda gitti."der ve hastalığın geçeceğine inanılır.

SEKİ : Yer, zemin

SEKLEM : Kıl yada pamuktan dokunmuş buğday ve un çuvalı

SELAMETLE : Güle güle,esenlikle

SELE : 1-Başparmak ve işaret parmağıyla karışlama,ölçme,2-Yayvan sepet,3-Bisiklette arka oturak

SELMİN : Dokumacılıkta ipin sarıldığı, ağaçtan yapılmış çulhalık kaydı malzemesi

SENE : Sana

SENİT : Hamur açma tahtası

SEPETÇİ : Çingene

SERÇE : Kendi yaptığı hareketleri tekrarlayamayanlara elindeki sırıkla vuran halaybaşının ön plana çıktığı bir oyun

SEYİL : Sahil

SEYİM-SEHEM : Pay,hisse

SIDINMAK : Acı hissederek kısık sesle inleme

SIDMAK : Kopmak,patlamak;Ödüm sıddı(ödüm koptu)

SIKARLAMAK : Biraz sıkıştırmak

SIKLAT : Aşırı sıcak ve rutubetli hava,bunaltıcı sıcak

SIKMA : Bazlamadan yapılan peynirli dürüm

SIN : Bir işi gerçekleştirmeden önce yapılan deneme

SINDI : Makas

SINIKÇI : Kırık çıkıkla uğraşan tamir eden

SIRACA : İnatçı,aksi

SIRF : Sadece,safi

SIRPAŞMAK : Karşı durmak,direnmek,mücadele etmek

SITKIYI SIYIRMAK : Tamamen ümidi kesmek

SIVIŞMAK : Gizlice ve sessizce uzaklaşmak,tüymek

SIVKIRTMAK : Sıkarak suyunu akıtmak

SIYTARMAK : 1-Soğuktan donmak 2-Dişlerini göstererek yılışık gülmek,sırtarmak

SİĞEÇ : Dipten çadırın etrafına dolanan örtü

SİMİT : Buğday öğütülüp bulgur yapıldıktan sonra elendiğinde alta geçen toz halinde ince bulgur

SİÑ SİÑ : Ortada yanan büyük,harlı ateşin etrafında gece oynanan, gizlenildiği yerden hızla rakibinin üzerine atlayıp vurmak üzerine kurulu oyun

SİÑLEN BÖCÜK : Saklambaç

SİÑMEK : Saklanmak,gizlenmek,pusmak

SİRKEN : Genellikle tuz oranı yüksek tarlalarda yetişen çok yapraklı ot

SİTİL : Çadırda duvar görevi yapan örtü

SİVİŞTİRMEK : İp halat gibi şeyleri bir eksen çevresinden göndermek

SİVRELMEK : Boyu uzamak

SİYMEK : 1-Damla halindeki suyun aşağıya doğru sızması,2-Koç,teke ya da köpeğin işemesi

SOĞAN ERKEĞİ : Kılıbık

SOKULMAK : Sarkıntılık etmek amacı ile kadına yaklaşmak

SOKUM : Yufka ekmek dürümü

SOLDA SİMİT : Değersiz,etkisiz,rakamsal olarak sıfırı ifade eder

SOLUYA KALMAK : Elindeki bir değeri kaybedip bakakalmak

SOMURCAK ŞEKER : Akide şekeri

SOMURMAK : Ağız ile vakumlamak, sömürmek, emmek

SORUŞMAK : 1-Güneşten yada sıcak sudan etkilenerek buruşmak,2-suyunu çekerek nemli hale gelmek

SOYKA : 1-Cibilliyetsiz,soysuz 2-Ölüden çıkarılan yada pasaklı birinin elbisesi

SOYTURU : Düz olmayan taraf, bir malzemenin simetrik olmayan yanı

SÖMEK : 1-Dokuma işinde iğde eğirilip ip haline gelmiş yumak 2-mısır koçanı

SÖPLEN : Söbü,elips,yumurta şeklinde

SÖVEN : Avlu etrafına dikilen kazık

SÖYKENMEK : Yaslanmak,bacakları uzatıp kalça yerde belden itibaren baş hafif yukarıda tek dirsek üstünde yan durmak

SU KESMESİ : Tarlaya ekilen bitkinin fazla su nedeniyle ölmesi

SUÇUKMAK : Suçluluk duymak,kendini suçlu hissetmek

SUĞLU : Büyük bıçak,ekmek bıçağı

SUMSUK : Omuz ile vurmak

SUMSUMAK : Vurmaya yeltenmek

SUSA : Düzgün yol,asfalt yol

SUSURAMAK : Susamak

SÜKSÜNÜ EĞRİ : Suratı asık,morali bozuk

SÜMÜKLÜ BÖCÜK : Salyangoz

SÜNDÜRMEK : Uzatmak,ileri uzatmak

SÜNNETLEMEK : Tabağın içerisindeki yemek kalıntısını hiç kalmayacak şekilde ekmekle silerek yemek

SÜSMEK : Tos vurmak

SÜSÜLMEK : Tepe üstü çakılmak

SÜT : Soy

SÜTLÜ PİRİNÇ : Süt ile pişirilmiş pirinç çorbası

SÜYMEK : Bitki dallarının uzaması

SÜYÜLMEK : Bir şeye vurmak ya da yakalamak için hızla üzerine yürümek,ona doğru uzanmak


Ş


ŞAKLAMAK : Vurarak ortadan ikiye ayırmak

ŞALAK : Ham kavun, karpuz

ŞAPIK : Çabuk,hızlı

ŞAPLAK : 1-Tokat,2-Alkış

ŞARMITA : Yaramaz kadın

ŞARPINDIRIK : Etin rahat kesilemeyen pişse bile çiğnenemeyen yeri

ŞAŞTIK ÇORBASI : Pirinç,mercimek,şehriye,domates,maydanoz ve yeşil biber katılarak yapılan baharatlı çorba,türlü çorba

ŞAVK : Işık

ŞAVŞIRI : Düzgün olmayan,çapraz

ŞAYAK : Yünün ıslatılıp dövülerek ve yerde yuvarlanarak işlenmesi ile yapılan ince keçeden kaba kumaş

ŞAYDAL ŞUYDAL : Dengesiz yürüme görüntüsü

ŞEHER EKMEĞİ : Somun

ŞELEK:1-Sırta alınarak taşınabilecek yük. 2-Boynuzunun birisi kırılmış hayvan

ŞEPİT-BAZLAMA : Yufka ekmeğin biraz küçük ve kalını,büyük bazlama

ŞEŞ BEŞ : Şaşı

ŞEYTAN DÜĞÜNÜ : Rüzgarda oluşan hortum

ŞIKIR : Zayıf,çelimsiz

ŞIPIDIK : Çok gezen,hızlı yürüyen

ŞIRNAMAK : Bela istemek

ŞİF : Arazide iki yan ortasında boylu boyunca uzanan çukur bölge

ŞİPŞEM : Kendinden küçüğe olur olmaz tokat vuran

ŞİŞEK : Bir yaşında dişi koyun

ŞO : Gösterme sıfatı;o

ŞÖRTLEK : Damdaki suyu dışarı akıtan boru yada düzenek


T

TADA : Yakındaki herhangi bir şeyi gösterirken söylenir

TAĞRA : Bir tür ağaç kesme ve budama aleti

TAH : Beğenme duygusunu belirten söz

TAK : Ortadan ayrılmış bütünün yarısı

TAKIRDAMAK : Toprağın susuzluktan çatlaması

TAKLAMAK : İkiye ayırmak,kütüğü nacakla ikiye ayırmak

TALVAR : Altında oturabilmek için ağaç ve dallarla yapılan bir çeşit gölgelik (Bülbülün talvarı)

TAN DAVULU : Düğünlerde tan ağarmadan hemen önce çalınan davul

TANGALLE : Yüksek yer

TANI : Hele bak şuna

TANIMAK : Bakmak ,gözetlemek

TAÑSAK : Komik

TAP ALMAK : Destek almak,tuttuğunu sağlam kavrayabilmek

TAPAN : Tarla düzeltmeye yarayan tarım aleti

TAPI BAZLAMA : Bazlamanın mısır unundan yapılmış kalınca hali

TAT : Dilsiz,konuşamayan, lal

TATAVI : Aceleci,acele konuşan,acele iş yapan

TAY : Genç erkek at

TE DAHA : İşte orada

TEBELLEŞ OLMAK : Üstünde kalmak,musallat olmak

TEĞ : Tevek,taze filiz,sürgün

TEĞLEMEK : Bakmak ,gözetlemek

TELLİ : Alıngan

TELME : 1-Saç teli,2-Lime lime sözcüğü yerine kullanılır

TELTİK : 1-Kekeme 2-telaffuz etmesi zor kelime

TEMEKELLİ : Temelli, adamakıllı

TENELEMEK : Hayvanların taneli yiyecekleri fazla yemesi ve rahatsızlanması

TEÑKİTMEK : Zıplatarak yuvarlamak

TEÑKMEK : Yuvarlak bir cismin hareket etmesi

TEPE ATLAMAK : Suya balıklama atlamak

TEPİZ : Çatal iğne

TEPSERMEK : Çamur toprağın yüzeyinin kurumaya başlamış olması

TERMEĞE : Deride daire şeklinde oluşan bir çeşit alerjik hastalık

TERTERLEME : Tuzlanmış koruk üzüm

TEZZEK : Sert kaya parçalarına benzeyen toprak

TIFIL : Henüz çok genç

TIĞNİYET : Düşünce

TIKIZ : Henüz tava gelmemiş çamursu toprak

TIKNAÇ : Şişmanca,tıknaz

TILMIK : Dağınık,dolaşık,güzel görünmeyen kadın saçı

TIMLI : Küçük bıçak

TIÑGIR : Kel

TINSIRIK : Aksırık

TIPIŞTI : Tıp tıp diye çıkan hafif ses

TIRLIK : Bir çeşit dokuma ipliği

TIRRIT TIRRIT : Koyun sürüsü sulanırken ve sürünün kendisini takip etmesi için çoban tarafından söylenir

TISILAMAK : Yorgunluktan nefes nefese kalmak

TİKE : Küçük parça,lokma

TİN : Dokunarak ya da örülerek yapılmış örtü ya da giysinin ipliği,çözgü ipinin tek adeti

TİÑGEDEN DÜŞMEK : Birden irkilmek

TİÑGİLDEMEK : Titreyerek zıplayarak sallanmak

TOHUM : Dokuma işinde koyu kırmızı ip rengi

TOKAT : Bakır yoğurt kabı

TOKLU : Bir yaşında erkek koyun

TOKMAKAN : Semiz otu,soğukluk otu

TOKUÇ : Çamaşırı döverek yıkamaya yarayan ağaçtan yapılmış alet

TOMBULUŞ : Ense kökü,omuz üstü

TOÑGAVIT(TONGAVAT) : Düğünlerde oğlan evinden kız evine gönderilen hediye

TOPAÇ : Yufka ekmeğin gevrek kırıntıları ile bir miktar peyniri su ile nemlendirip ovalayarak çiğköfte büyüklüğünde sıkılıp yenen yiyecek

TOPALAK : Yoğrulmuş bulgurdan küçük bezeler halinde çorba

TOPRAKBASTI : Yabancı köyden oğlan tarafının kızın köyüne girerken verdiği hediye

TOPUKLAMAK : Tabana kuvvet kaçmak

TOPUZ ETMEK : Devam etmekte olan bir işin ilerlemesine engel olmak,çıkmaza sokmak,bağlamak

TORT : 1-Köpeğin boynuna diğer köpeklerin boğmaması için takılan dikenli demir,2-Peynir yapılırken ekşi çökeltiden yapılan peynir

TOSBAĞA-TOSGABA : Kaplumbağa

TOSLAK : İri yapılı erkek çocuk

TOSMARMAK : Küsüp surat asmak

TOSURDAMAK : Anlaşılamayacak şekilde kendi kendine çekişmek,kötü şeyler söylemek

TÖM TÖM : 1-Zayıflıktan boynu incelmiş,boynunu sallayarak yürüyen

TÖMBEZLEK : Takla

TÖNGÜLÜK : Genelde Akdeniz bölgesinde yetişen andız ağacının meyvesi

TÖS : Ense

TÖSTÜ : Köstebek

TULUK : Koyun keçi gibi hayvanları yüzerken derisini tulum şeklinde çıkarmak,bu şekilde çıkarılmış deriye basılan peynir,yayık derisi

TUMANMAK : Yüz üstü kapanmak

TUMMAK : Kapatmak

TUTALIK : Sara

TUTAMAK : Sıcak tencere tabak gibi malzemeleri tutmaya yarayan mutfak gereci

TUTMAÇ : Bir çeşit hamurlu ve kıkırtlı Türklere özgü yemek,erişte

TUTUZ ETMEK : Emrivaki ile kalmaya zorlamak

TÜLBER : Saçı başı dağınık dolaşık bakımsız kadın

TÜLBÜR : Dolaşık kadın saçı

TÜÑLÜMEK : Zıplamak

TÜREME : Boyu bir metreyi geçebilen ve sulak yerlerde yetişen ot






U


UFRA : Hamur açarken hamurun yapışkanlığını önlemek için serpilen un

UĞUNMAK : Acı ile kendinden geçmek soluğu tıkanıp ağlayamaz hale gelmek

ULUK : 1-Rutubetten çürümüş 2-Pasaklı kadın

URUP : Çeyrek,rubu(arapçadan geçmiştir)

USTURUPLU : Ahlaklı,terbiyeli,düzgün kullanılan söz

UTAŞMAK : Yetişmek,ulaşmak

UTYERİ : Edep bölgesi

UYH : Şaşma sözü

UYNAŞMAK : Karşılıklı bir karara varabilmek,anlaşmak,uyuşmak,uzlaşmak


Ü


ÜÇ BUÇUK ATMAK : Çok korkmak

ÜÇGÜL : Yonca

ÜÇÜNCÜ : Pamuğun üçüncü defe toplanması

ÜĞÜTMEK : 1-Ne var ne yok hepsini yemek,2-Bol bol yalan söylemek

ÜLÜBÜ : Taze fasulye

ÜREK : Çabuk ilerleyen iş,akıcı

ÜSTÜ OLMAK : Kadınların adet görmesi

ÜŞTEMENEK : Olur olmaz her işe "ben bilirim,ben daha iyi yaparım."diyerek öne çıkmaya çalışan

ÜTME : 1-Henüz kurumamış buğdayı başakla beraber kebap yapma,2-Kumarda kazanma,3-Saç ,tüy yakma

ÜVENDİRE : Öküz inek gibi hayvanları yürütmek için kullanılan ucu demirli sopa,

ÜZERLİ : Yüklü,hamile

ÜZÜLMEK : Kumaş ya da ipin güçlü bir şekilde her iki ucundan çekilmesi sonucu oluşan incelme,kopma


V


VARAN GELEN : Istarın aşağı yukarı hareket eden kısmı

VARIVERMEK : Sarkıntılık etmek,tecavüze kalkışmak

VERDİRİVERMEK : 1-Yağmurun bir a bastırması 2-Girilmesi doğru olmayan bir yere aniden girivermek

VEREVİNE : Yanlamasına, enine

VERİNMEK : Var gücü ile çabalamak

VESAYİT : Taşıt

VIZZIKLAMAK : Çocuğun kulak tırmalayıcı ağlama sesi

VIZZO : Boş,aylak,bir işe yaramayan


Y


YAĞIR : 1-Yağlı gibi görünen kir 2-Sürtünmeden oluşan yara,tahriş

YAĞLI BALLI OLMAK : İki kişinin samimi olması

YAĞLI BÖCEK : Uğur böceği

YAĞLIK : Havlu,peşkir

YAKA : Kadın göğsü

YAKILAMAK : Yaralı bölgeyi mikrop kapmaması için dağlamak

YAKIM YAKMAK : Başkası adına mani şiir söylemek

YAKMAK : Anası ölmüş yavruyu bir başka anaya alıştırmak

YAL : Köpek yiyeceği

YAL YAĞSI : Tembel, miskin, avantacı

YALAK : Köpeklerin yemeği olan yal koymak için toprağa açılan çukur

YALAMA : 1-Aşınmış vida,2-Yüzsüzlük eden

YAMDINMAK : Ağzında yiyecek yada içecek bir şey olmadığı halde yutkunmak

YAMIŞMAK : Yamulmak

YAÑGILI : Birine aşık olan

YAÑĞRA : Çok konuşan,konuşmayı seven,çok konuştuğu için sır tutamayan

YANIKMAK : Dert yanmak,şikayet etmek

YANIŞ : Motif,nakış

YANNIK : Yayık

YANPİRİ : Eğri

YAÑSILAMAK : Birisinin söylediklerini tekrarlayarak alay etmek

YAPAĞI : İp yapımında kullanılan koyun yünü

YAPBASAN : Düz taban,yere düzgün basamayan

YAPIK :Toros dağlarının yüksek yaylalarında yetişen,yavşan otuna benzer,yeşil çay olarak faydalı bir bitki

YAPIŞMAK : Tutunmak

YAS YERİ : Ölünün çıktığı ev,baş sağlığına gidilen yer

YASILMAK : Hafif eğilmek,alçak bir yerden geçerken veya havadan gelen bir tehlikeye karşı eğilmek

YASTIK : İnce uzun tarlanın başlıklarındaki,çift sürülürken dönülebilecek bölüm

YAŞI BEÑZEMESİN : Benzetmek gibi olmasın

YAŞI KESİLESİCE : Ölmesini istemek,ilenç

YAYKAMAK : Su ile çalkayarak yıkamak

YAYLAYA ÇEKMEK : Sümüğünü çekmek

YAZI : Ova,arazi

YAZMAK : Sergiyi açarak yere sermek,yaymak

YAZMIŞ : Yavrulamamış dişi keçi

YEKİNMEK : Yerinden kımıldamak

YEKTİRMEK : Topallamak

YELDİRGE : Bebeklerde isilik şeklinde oluşan cilt hastalığı

YELFE : Çok hafif

YELPİRTİ : Hafif esinti

YEMENİ : Hafif, plastik bayan ayakkabısı

YENCELMEK : Çok içten ağlama sonunda hıçkırıp ağlayamamak

YEŞİLLENMEK : Aşk ile yaklaşmaya çalışmak

YETME : Olgunlaşma

YEYNİ : Hafif

YEYNİCEKLİK : Basitlik,sululuk

YILFIRT : Bir doğru ya da düzlem üzerine bire bir örtüşmeyen doğru,çarpık

YİRİBİK ÖLÜSÜ GİBİ : Çok kötü kokan

YİRİK : Yarık,kesik,yırtık

YORAK : İşlenmiş hayvan derisi

YORAZ : Aksi, ters

YOSMAK : Bir sebebe bağlamak,bir duruma işaret saymak,yormak,yorumlamak

YOVANTA : Başıboş,işsiz,aylak

YOYMAK : Ziyan etmek,işe yaramaz hale getirmek,heba etmek,boşa gitmek

YOYMALA YOZUK : Aslı bozulmuş,yozlaşmış

YOZ DEVE : Kırma, safkan olmayan

YOZLAMAK : Çoğun içinden iyisini,kalitelisini,işe yarar olanını seçip almak

YÖNET : Düzgün,onat,uygun

YÖNEVİ : Sıcakkanlı olamayan,insanlarla iyi ilişkiler kuramayan

YÖRÜK : 1-Hızlı yürüyen Türk, 2-Hayvancılıkla geçinen,gelenek-göreneklerine,vatanına ve bayrağına,Türk diline ve Türk töresine sahip çıkan,Toroslarda göçebe yaşayan Türk oymakları

YÖŞ KARARDI : Akşam oldu hava karardı,karanlık oldu

YUKA : Sığ,ince

YUKA EKMEK : Yufka ekmek

YULUK : Deri parçası

YUMALAMAK : Yemeği hızlıca bitirmek

YUMULMAÇ : Saklambaç

YUMULMAK : Kendini işe vermek,işe koyulmak

YUMURMAK : Yoğurarak yumru hale getirmek

YUMUŞ : Buyurulan iş

YUNAK : Çamaşır

YUNAKLIK : Çamaşır yıkanan yer

YUNMAK : Yıkanmak

YURT : Yayla zamanı yörük obalarının konduğu yer

YUU : Hey Anlamında kullanılır

YUVAK : Toprak damları düzeltmek için kullanılan taş silindir

YÜĞRÜK :1-Ciltte genellikle yüzde oluşan kırmızı renkteki şişlik 2-Hamile kalmış

YÜĞRÜK OCAĞI : Yüğrük hastalığını hasta bölgeye tükürmek sureti ile tedavi eden oba

YÜĞÜRMEK : Koç,teke ya da tosunun dişilerini çiftleşerek döllemesi

YÜKLÜK : Yatak,yorgan,yastık konulan yüksekçe yer

YÜLÜMEK : Bilemek,keskinleştirmek

YÜREĞİ GEÇMEK : Hafif uyuklamak

YÜREĞİ TUTMAK : Henüz uyumak

YÜZ GÖRÜMLÜĞÜ : Düğünde damadın gelinin duvağını açması karşılığı verdiği hediye

YÜZNUMARA : Tuvalet ,hela

YÜZÜÑ GUYU : Yüzü koyun,birisinin ileri doğru gittiğini anlatmak için de kullanılır








Z




ZAĞAR : 1-Zahir, herhalde,2-Zayıf köpek,3-Sahipsiz ve bakımsız köpek gibi zayıflamış

ZEH : Bir cismin keskin kenarı

ZEKERET : Hastanın koma hali

ZELLOCA : Karşılıklı şapkaları ters giyilmiş üstleri başları dağınık,felçli gibi hareketler yaparak birbirlerinin şapkalarını düşürmeye çalışan iki kişinin düğünlerde oynadığı oyun

ZIĞARMAK : Sert çıkmak,diklenmek

ZIKIRTI : Serzeniş

ZILINDIRMAK : Asmak,idam etmek

ZILIÑGAÇ : Salıngaç

ZILINMAK : Asılıp sallanmak

ZIPCIK : Yaprakları ve dalları kopmuş sadece gövdesi kalmış bitki

ZIYINMAK : Kayarak inmek

ZIYPANCAK : Kaygan

ZIYPMAK : Kaymak

ZİBİL : 1-Hayvan gübresi 2-Çokluk anlatır 3-Boşa gitmek(heba olmak)

ZİFTİMEK : Taneyi koçan el ile ayırmak

ZİRGİLLİ: Yerinde duramayan,çok hareket eden hareketliliği rahatsızlık veren kişiler için söylenir.(gürcü dilinde diş eti)

ZİRZOP : Saygısız,işe yaramaz,serkeş

ZİV ZİV GEZMEK : Aylak aylak dolaşmak

ZOBU : Güçlü kuvvetli

ZOM : Ağır balyoz

ZOMBİDİ : Oyuncuların isimlerinin yazıldığı kağıtlarla oynanan çocuk oyunu

ZOTTİRİ:İşe yaramaz,serkeş

ZÖBER : Deve gibi uzun boylu

ZÖĞELMEK : Dikilip durmak

ZUMARA : Cehennemin en dibi

Hiç yorum yok: